Kayıtlar

henüz gitme vakti değil

"Bir gün bu sessizlikten çıkacağım… ve o gün, karanlıkta yürüyen herkes için bir fırtına kopacak. Merdivenin başındayım… Soğuk, tenimi değil ruhumu kesiyor. Önümde dipsiz bir boşluk, arkamda yakıp yıktığım bir geçmiş. İnsanlar koşuyor, bağırıyor, yaşıyor… Ben değil. Ben başka bir yerdeyim. Bu şehir, bana ait değil. Rüzgârın sesi, insanların gürültüsünden daha gerçek geliyor. Herkes bir yerlere yetişme derdinde, bense hiçbir yere ait olamamanın huzurunda ve öfkesindeyim. Bazen yürümek kaçıştır. Ben kaçmıyorum. Duruyorum. Bekliyorum. İçimdeki fırtına, adım atmamı engelliyor… ve biliyorum, o fırtına dindiğinde adım atarsam, dünya eskisi gibi olmayacak. Kendi savaşımı veriyorum, görünmeyen bir cephede. İnsanlar gülüyor, sevdiklerine sarılıyor… ben sadece nefes alıyorum, ama her nefesim bir meydan okuma. Bu merdivenin başında, ne zamanı umursuyorum ne de kaderi. Sadece şunu biliyorum: Henüz gitme vakti değil...
Gelememeyi sen anlat, Gidememeyi ben anlatayım. Gözüm değil gönlüm kaldı, Beklemek değil özlemek yordu. Hani derler ya; Aşk arafta bir yoldu, Giden gitti dönen yoktu. Ve ekler Nazım Hikmet mektubun sonuna Herkese selam, sana hasret

Münacat

Bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak büklümlerinin içten ve dışardan sarmaladığı günlerde bir zamandı heves ettim gölgemi enginde yatan o berrak sayfada gezindirsem diye ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende. Vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti demedim dilimin ucuna gelen her ne ise vay ki gençtim ölümle paslanmış buldum sesimi. Hata yapmak fırsatını Adem’e veren sendin bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi. Çeşme var,kurnası murdar yazgım kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi. Gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim nehrin uğultusu da ...

🍁Bir Sonbahar Şairi🍁

 Ya sen gelirsin ya hayalin! Kabul etmem asla sensizliği Ya seninle yürürüm ya hayalinle Dur kalbim! “Alıştırma bu kadar” desem de Çoktan tuttum ellerini, yola çıktım bile Bekliyorum, sıra sende artık Hadi durma gel benimle…

Tomris Uyar

Sevgi savurganlığım yüzünden habire su vererek çürüttüğüm kaktüsler hâla aklımda.

Ne çok şey öğretir hayat

Ne çok şey öğretir hayat... En çok da direnmeyi... Sonra kimseye çok da güvenmemeyi... Öyle her sıfatı herkese hemen vermemen gerektiğini... Kalabalığın güzelliğini... Yalnızlığın gücünü... Kendi gücünü keşfetmenin en büyük mutluluk olduğunu.Ama en çok da herkese “hiç kimse” olarak bakabilmeyi... Bazı mevsimlerde güneş var diye aldanmayıp yanına bir şey almanın gerekliliğini... Yani ihtimalleri... Bu Hayatta her şeyin mümkünlüğünü... Hikayede Derviş’in dediği gibi:“Bu da geçer yahu!” diyebilmeyi...!

Zamanı Yakalayamayanlar

Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpâre, geniş bir ânın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüyâ rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgârda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükûtu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş; Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim...  Ahmet Hamdi 

Yeniden Eskimek İstiyorum

Yeni bir hayat istiyorum,  Yeniden doğup büyümek,  Yepyeni bir kaderin içinde,  Gıpgıcır bir şans istiyorum...  Eskidim ben bu hayatta,  Yenisinden bir ben istiyorum,  Ve bıktım çaresizliklerimden,  Yeni yeni çareler istiyorum...  Yeni bir hayat istiyorum,  Yeniden tanışmak insanlarla,  Ruhum gibi bekar bedenimle...

İnsan Ne İle Yaşar

İnsan neyle yaşar,  Yemek içmek midir yaşamak,  Nefes almak mıdır sadece,  Öğrenmek midir dünyayı,  Çalışmak mıdır yoksa,  Yaşamak nedir,  Bir kelimemidir dilimizde,  Hakkını alabiliyor mu bizden, Yada hakkını almak mıdır yaşamak,  İnsan neyle yaşar,  Aşk mı yoksa yaşamın sırrı,  Çözenler midir tek yaşayan,  Geriye kalanlarsa,  Nefes mi alıyorlar sadece....  Peki nedir aşk,  Kimde nerdedir bu aşk,  Bir bedende mi aramalı,  Yoksa ruhtamıdır aşk...  Şimdi düşünün,  En son ne zaman yaşadınız,  Yoksa siz hep, Yaşadığınızı mı sandınız.... İnsan neyle yaşar,  Buldunuz mu aşkı,  Yaşamak için siz ne aradınız...
Hayatımın en anlamsız çağındayım. Ağlasam bi nedeni, gülsem bir sebebi yok. Öyle boş, öyle doluyum ki anlatamam.. Anlatsam anlatılmaz, içime atsam içime sığmaz. Kaçsan kaçılmaz kalsan kalınmaz. Aslında yol o kadar yakın ki ama oraya asla varılmaz..

2024

“Umarım beni anlarsın ve böyle çekip gitmemden dolayı kızmazsın. Ne yapayım ki başka çarem yoktu. En doğru olan buydu. Diğer türlü sana haber verip gitmem inan benim için de çok zor olurdu. Sanırım bir daha karşılaşmayacağız ama insan yine de umut etmek istiyor. Çünkü umut etmeden yaşamak ne kadar zor, değil mi? Bir gün hiç beklemediğin bir an hiç beklemediğin bir yerde karşılaşabilmeyi nasıl istediğimi anlatamam.  Şimdi güneşli ve güzel günlere olan inancımızla sözleşelim. O günler geldiğinde seninle hep gitmek istediğimiz, çocukluğumun geçtiği Siyasümbül Gölü’nün kıyısından birlikte geleceğe yürüyeceğiz. Hakkında pek bir şey bilmediğimiz bir gelecekte değil, çoktan başlamış bir gelecekte, bizim adımızı taşıyan bir gelecekte .” 🌼🌾

eski bir dostu karşılar gibi

Yine radyoda çaldı en sevdiğim türkü  Eskı bır dostu karsılar gibi sustum son sigaramla Penceremde ulu orta seyre durdu yaşlanan gençliğim Gülümsedi bana ciğermin en kara dumanıyla Seslendim en bariton sesimle Belki kızgınsın dedim Belki kırgın Kimbilir belki mahçup Ne bileyim belki de hiç karşılaşmadık senle Ama yinede Tarkovski gibi Hayat tarafından tuzaga dusurulduk ya boşver dedim Bu göz yaşı döken filmlerin Hiç susmayan türkülerin Boyun eğmeyen şairlerin gölgesinde İri adımlı yoldaşlar gibi yürürüz bakarsın dedim Bir hayata bir hayat sığdıramadım Sesimin gölgesinden hep utandım ben bilirsin Yetmezmiş gibi kalktım Ermenice bir türkü ezberledim bu gece Kalbi yan yana atan Ama bedenleri çok uzakta olan bir türkü Dedim ya acısını ödünç aldığım bir türkünün her nakaratında Eskı bır dostu karsılar gibi sustum son sigaramla Siroz olacak bedenimin Deniz görmemiş parmaklarıyla başladım bu yazıya Denizin koyusundan kaçan Üşüdüğümde utanmak yerine Yırtılmış sökülmüş eskimiş kazağıma sarı...